Gidemediğim Yerler konseptine uygun garip bir yere gidebilince paylaşmadan geçmeyeyim dedim. Bu yazımızda Kuzey Afrika’nın miniş güzeli, Akdeniz’in merkezi Tunus yollarına düşüyoruz. Evet, bu sefer gidebildik! Ben de böylece ufak bir Tunus gezi rehberi hazırlayayım dedim.
![]() |
İtalya’nın bayağı dibinde aslında. |
![]() |
|
|
![]() |
The Gang |
Tunus Gezi Rehberi
Akşam saatlerinde Kairouan’a vardık. Kairouan, özellikle yanınızda dindar biri varsa feci mutlu olacağı bir yer, çünkü Afrika’nın ilk camisi olduğu söylenen inanılmaz eski bir camiye ev sahipliği yapıyor. 670’lerden falan bahsediyorum, o derece eski. Kairouan (Keyravan)camisi, İslam ve eserlerine ilgi duyan herkes tarafından görülmeli. Gece ışıklandırmalarıyla ayrı güzel. Buradaki gibi kadın ve erkek kısmı ayrı, Müslüman olduğunuzu söylediğinizde girip namaz falan kılabilirsiniz. Çat diye turist girmesin diye tamamen açık değil içerisi.
![]() |
|
|
Kairouan’ı gün ışığında gezdiğimizde muhteşem kapıları olan küçük evler dışında pek etkileyici bir tarafını göremedik. Bitik bir pazar var, onun dışında da görülecek çok şey yok. O yüzden bir şeyler içip ana hedeflerimizden Tozeur’e doğru yola koyulduk.
![]() |
|
|
Biz gezimize öncelikle Chebika vahasıyla başladık. Vahaya gitmek falan, çok değişik. Kahvaltı edip vahaya gidiyoruz hadi diyorsun. Neyse, gittik. Minik bir vahaydı, her tarafında hurma ağaçları ve elbette su kaynağı vardı. Bu arada vaha gerçekten filmlerdeki gibi bir şey, göz alabildiğine çölün ortasında küçük bir yeşillik alan. İnanılmaz serin tabii, gayet hissediliyor fark. Ayrıca bu bölgedeki çöl, Sahra Çölü fotoğrafları gibi safi kum çöl değil, daha sert gibi. Nasıl anlatılır bilemiyorum ama giderseniz görürsünüz. O tam çöl daha güneyde olsa gerek.
![]() |
|
|
Chebika vahasında suyu ve ağaçları görüp kahvemizi içtikten, hurma kemirip kartpostal aldıktan sonra tekrar yola düştük ve Tamaghza bölgesinde “Altın Kanyon” ismindeki bir yere gittik. Yolda “deve çıkabilir” işaretleri falan görüp eğlendik.


Vardığımızda işte biraz soruşturup kanyon olan yere gittik. Burası da aslında bir vahaydı, şelale çevresinde hurma ağaçları vs. Bir sürü genç yanaşıp rehberlik etmek istedi ama kendilerini kibarca uzaklaştırdık. Annemizi kahve içmek üzere restoranda bırakıp ufak bir kapıdan arkadaki bayıra doğru yollandık. Dolaşıp ederken bir çocuk böyle uzağımızda ama yol gösterir şekilde geldi bizimde. Bir şekilde rehberiniz oluveriyor işte ama iyi de olmuş. Çünkü çıkıp vahaya ve kanyona bakarız diye çıktığımız yol, dimdik kanyondan aşağı inmeye, hoplaya zıplaya başladığımız yerin altında kalan şelaleye ulaşmaya döndü. Rehberimiz yolda bir taş kırdı, içinden kuvars çıktı, onu da verdi bize. Birazcık anksiyete hoplatıcı ama sonunda gayet keyif verici bir aktivite oldu. Listenize ekleyin.
![]() |
|
|

![]() |
|
|
Devam ederken haritanın yanlış olduğunu, Mos Espa’nın aslında burada olmadığını düşündük ama sonra 50 metre kala falan gösterdi kendini.

Mos Espa şöyle, gelmişler kurmuşlar dekorları, sonra da birazını bırakmışlar, halk da işte orada bir şeyler satıp turist bekliyor. Tam fotoğraf çektirmelik yer. Dekorlar fena dökülüyor ama yine de eğlenceli. Qui Gon Jinn ve tayfanın Anakin’le karşılaştığı yerler buralar.



![]() |
|
|
Ertesi gün Star Wars Canyon olarak geçen Sidi Bouhlel’e gittik. Yine hiçliğin ortasında bir kanyondu, pod race yapılan yerlerden biri olarak geçiyordu. Ondan bağımsız olarak, kanyonun kendisi gayet güzeldi.

Yolda hakiki tuz gölünde eğlenip kuzeye doğru tekrar yola koyulduk. Bugünkü durağımız Sfax kentiydi çünkü yollar kötü olduğu için bir yerlerde konaklamak gerekiyor.

![]() |
|
|
Çok değişik bir şeyle karşılaşmadan Sfax kentine geldik. Burası da büyük bir şehir, deniz kıyısında. Göz alıcı bir kalesi var, onun dışındaki güzelliklerini akşam olduğu için pek göremedik.
![]() |
Maalesef telefon ile buranın dev güzelliğini çekebilmem mümkün değil. Google’da daha güzel fotoğraflara ulaşabilirsiniz. |
Sonrasında, annemizi cuma namazına yetiştirmek için son hız Sousse (Susa) kentine doğru yola çıktık. Çünkü bu cami de 850’lerden falan kalma ve hanımefendinin listesinin önemli maddelerinden biriydi. Kendisini ezandan tam 5 saniye önce kapıdan içeri yollayıp biraz merkezi gezdik. Merkezde hıncahınç dolu bir pazar var. Sahil sanırım liman olduğundan deniz görünmüyordu ama pazar dışındaki eski şehir bölgesi tatlıydı. Tabii bir süre sonra sıkılıp caminin karşısında bir kafeye oturduk. Bekledik, bekledik, esnaf ne kadar da gitmiyor cumaya diye dedikodu yaparken herkes camiye gitmeye başladı. Bir kez daha ezan okundu. Yine bekledik ve yaklaşık 1,5 saat sonunda hanımefendiyi camiden teslim almayı başardık. Kendisi de bu kadar uzun bir cuma maratonu karşısında şaşkındı.
![]() |
Yıldızımın barışmadığı nane çayı. Karşısı Sousse Camii. |
Sidi Bou Said için “Alaçatı’nın Kadıköy’le buluştuğu yer” demek yanlış olmaz sanırım. Mavi pencereli beyaz evlerden oluşan sokaklar kafeler ve sanat galerileri dolu. Kentin merkezinde kalırsanız da mutlaka ziyaret edin.
![]() |
Sidi Bou Said |
Tunus kentindeki günümüze dünyaca ünlü Bardo Müzesi ile başladık. Bardo Müzesi, dünyanın en önemli mozaik müzelerinden biri olarak kabul ediliyor. Ayrıca Tunus’un turizmini bitme noktasına getiren, neredeyse tamamı turist 25 kişinin öldüğü 2015 IŞİD terör saldırısıyla da hatırlanıyor. Tabii gerçek İstanbullular olarak böyle şeyler bizi pek ürkütmüyor. Birkaç tane teröristten korkacak olsak evden çıkmazdık. Bardo’yu ayrı bir bölüm olarak aşağıda ele alacağım.
Sonrasında yine ülkenin en önemli camilerinden biri olan Zaytuna (Zeytin) camisine gittik hanımefendinin öğle namazı için. Ama nedense 2’de açılıyormuş. Biz de o süreyi merkezde dolaşarak geçirdik. Bilenler için, tam bir Eminönü. Hatta daha dar sokaklar falan. Avrupalılar için akıl alıcı renkler ve konsept ama bizim için çok da heyecan verici değildi. Etrafta dolaştık, sağı solu keşfettik, biraz alışveriş yaptık. Hediyelik olarak kendi adıma çok bir şey bulamadım, bir de sürekli satıcıların çekiştirmesi yüzünden daraldım ama özellikle tabak çanak magnet vs alacaksanız Sidi Bou Said yerine merkezi tercih edin. Daha uygun fiyatlı. Ama daha tasarım şeyler için Bou Said daha iyi. Ayrıca cumartesi inanılmaz kalabalık, aklınızda olsun.
![]() |
Tunus’taki kapılarda feci sanatlı tılsımlı işler dönüyor. |
Gezimizi Sidi Bou Said’de bitirdik. Sidi Bou Said’de gün batımları çok güzel, tavsiye ederim. Sonraki gün pazar, bizim de son günümüzdü. Kahvaltının ardından hızlı bir Kartaca turu yaptım ki onu da altta ayrı bir bölüm olarak ekleyeceğim. Valizlerimizi topladıktan sonra bu unutulmaz geziyi sonlandırmak üzere havalimanına yollandık.
Bardo Ulusal Müzesi
Tunus’ta çok zengin bir Roma mirası var. Bildiğim kadarıyla Tozeur, Roma’nın Orta Afrika’daki en ileri karakolu. El Djem Amfitiyatrosu ve Kartaca kalıntıları da bu mirasın izleri arasında yer alıyor. Çoğu mozaik müzesi gibi Bardo’daki eserler de Roma villalarının taban mozaiklerinden oluşuyor.
![]() |
|
|



Kartaca Harabeleri
Kartaca Müzesi: Byrsa Hill adında bir tepenin üzerinde yer alıyor. Ben gittiğimde müze binası kapalıydı, müze binaları genelde tüm dünyada kapalı oluyor sanırım. Ya da bana hep bu denk geliyor. Yine de müzenin bahçesi olan alanda pek çok kalıntı ve küçük bir Pön (Punic) mahallesi kalıntıları vardı, çok güzel bir gezi oldu.

Quartier Magon: Deniz kıyısındaki bu minik alanda görülecek çok da bir şey yok ama çiçekler içerisinde muhteşem deniz manzarasını izlemek için ideal.

Roma Villası: Çiçekler, bahçeler içerisinde bir harabe daha. Roma zamanından bir evin kalıntılarını gezmek ve muhteşem manzaranın tadını çıkarmak için iyi bir seçim.

Carthage Tophet: Küçük bir bahçe, Tunus’un eski tanrıçalarından Tanit’e çocuk kurban edilen yerlerden biri olduğunu söyledi taksi şoförü.

Kısaca, Kartaca harabeleri mutlaka gezmeniz gereken, tarihi önemini bir yana bıraksak bile manzaralarının güzelliği ile aklınıza kazınacak yerler.
![]() |
|
|
Tunus’ta Ne Yenir?
Başkent lokantalarını keşfedememiş olsak da ülkenin geri kalanında lüks beklenmeyecek ama gayet lezzetle yemek yenecek restoranlar bulunuyor. Yollarda ise çok küçük köyler var ve bir yer keşfetmek zor. Bunun yanında yol üzeri yerlerde maalesef berbat bir alışkanlık var, mangal gibi şeyler yapan yerler bunu belirtmek için gayet taze hayvan postları asıyorlar dükkanın önüne. Bir de yolda olmak ve güvenememek durumu eklenince yol üzerinde evde yaptığımız sandviçleri yemeyi tercih ettik. Marketlerde lezzetli şarküteri ürünleri ve peynirler bulunuyor. Bunları “harissa” adındaki yerel biber salçasıyla renklendirerek nefis sandviçler yapabilirsiniz.
![]() |
|
|
Restoranlarda yiyebileceğiniz yemeklere geçmeden önce halen şaşırdığım bir ilginçliğe değinmek istiyorum. Tunus’ta her şeye ton balığı koyuyorlar. Bildiğin konserve ton balığı. Kuver olarak gelen salatanın üzerinde de ton balığı var, böreğin içinde de ton balığı var, deniz mahsüllerinin üzerinde de konserve ton balığı var. Önce taze ton olduğunu ve deniz kıyısı olduğu için çiftlik falan var sandık ama hayır, her şey üzerinde konserve tonla geliyor. Ton balığı gibi yumurta da Tunus yemeklerinin ayrılmaz bir parçası. Her şeyin içinden çıkabiliyor.
![]() |
Au thon “ton balıklı” demek tahmin edebileceğiniz üzere. |
Tunus’un en ünlü yemeği kuskus. Bizim makarnamsı kuskustan farklı olarak ince bulgur ve irmik arası bir yapısı var, üzerine konan yemeğin suyunu çekmesi için altta yer alıyor. Genelde üzerinde et, balık ya da tavuk yahnileri var.
Menülerde sıkça rastlayacağınız bir diğer şey de brik. Evet, kendisi börek. Bildiğimiz börekten farklı olarak derin yağda kızarmış içi dolu üçgenler halinde geliyor. Başta elbette ton balığı olmak üzere çeşitli versiyonları var.
![]() |
Brik |
![]() |
|
|
Restoranlarda genelde içki yok. Büyük şehirlerde içkili restoranlar bulmak mümkün. Tunus’ta ayrıca şarap da üretiliyor, deneme şansına da eriştim ancak çok parlak bir örnek değildi. Bira da elbette doğru yerlerde bulabilirsiniz.

Tunus Temiz mi?
Tunus Güvenli mi?
Tunus’ta Ulaşım
Tunus’ta Hava Nasıl?
Tunus’ta Nerede Kalınır?
Booking.com’da çok seçenek yoktu gittiğimiz yerler için. Kairouan’da otelde, onun dışında kiralık evlerde kaldık. Evler gayet temiz ve güzeldi. Hepsinde sorunsuz sıcak su, güzel mutfak falan vardı. Sfax’ta feci lüks bir villada kaldık ama yolda asfalt yoktu ve tamamen çamurdu. Sidi Bou Said’de tüm şehri gören terasımız vardı, ilk sabah soğuktu ama ikinci sabah kahvaltıyı orada yaptık.
Son Söz
Tunus çok ilginç. Bu yüzden kesin gidip görün isterim. Çöl var, vaha var, deve var, tarihi eserler gırla… Daha ne olsun? Araba kullanmıyorsanız kullanan birini kafalayın, mis gibi eşsiz bir yolculuğa çıkın. Uçak biletleri Avrupa tarifesinden çok da farklı değil. Gümrükte girişte çıkışta hiçbir sıkıntı yaşamıyorsunuz, misler gibi gidip güzel hatıralarla dönüyorsunuz. Hele bir de Star Wars seviyorsanız, müthiş!
![]() |
|
|
Dünyanın bir diğer saçma yerinde buluşana kadar, أتمنى لك رحلة سعيدة
