Aslında amacım burayı yazmak değildi. Verdiğim uzun
aradan sonra (ki başlıca sebebi uzun bir Almanya gezisiydi ama çok
gidilebilir olduğundan burada yer vermiyorum) daha keyifli bir yerden bahsetmek
istiyordum. Ama maalesef Mogadişu’da sevimli Mogadiş’lerin yaşadığını iddia
eden bir arkadaşımın yoğun baskıları neticesinde yazmadan edemedim. Hayalleri
yıkılacak ama ne yapalım.

Korsanlarıyla ünlü Somali’nin harap başkenti Mogadişu’ya hoş
geldiniz, eğer gelebilirseniz tabii.
Mogadişu – 1960
Bir zamanlar bu bitkin şehrin bolluk abidesi olması
şaşırtmaz sanırım kimseyi. Çünkü hep öyledir. Bu zenginlikler sinekleri çeker
her zaman. Mogadişu’da, hatta genel olarak Somali’de de olan bu.
Mogadişu – Bugün
Mogadişu’nun Hint Okyanusu çevresindeki diğer şehirlerle
ticareti, yani zenginliğinin başlangıcı da oldukça erken zamanlara denk
geliyor. Mogadişu Sultanlığı 9. yüzyılda var olmuş ve zaman içerisinde Ajura
İmparatorluğu ile güçlü bağları olan Muzaffer Hanedanlığı’na dönüşmüş. Buranın
yerlileri tarih sahnesinde uzun süredir yer alan Berberiler. Ünlü İbn-i
Battuta, 1331’deki ziyaretinde bölgeyi inanılmaz büyüklükte ve zenginlikte bir
şehir olarak tanıtıyor.
Tarihte ileri atlayarak daha enteresan bilgilere geçelim.
1892’de bölge Geledi ve Zanzibar sultanlıklarının ortak yönetimindeyken 4.
Zanzibar sultanı Ali Bin Said tarafından İtalyanlara kiralanıyor. Böylece
İtalyan Somalisi ismini alıyor. I. Dünya Savaşı’ndan sonra İtalyan hakimiyeti
güçleniyor, Mogadişu’ya pek çok İtalyan göç edip fabrikalar, yollar falan
kuruyorlar.
Sonraki bölüm bayağı karışık. Yönetimler kuruluyor,
yönetimler devriliyor, arada elbette İngilizler boy gösteriyor, darbeler falan
gırla gidiyor. Ve 1991’de sivil savaş başlıyor. Ertesi yıl Birleşmiş Milletler olaya
dahil oluyor ve böylece her şey daha da kötüye gidiyor. Somali’deki açlık
çocukluğumuzdan beri aşina olduğumuz bir şey zaten, korsanları da yakın zamanda
hepimiz duymuşuzdur sanırım.
Turistik konularak girmemek için debeleniyorum zira öyle bir
konsept yok. Mogadişu, İslami gruplar ve militanlar arasında paylaşılmaya
çalışılıyor. 2006’da çok kısa bir süre yaşanan sakin dönem, Etiyopya’nın işgali ile
sona ermiş. Bu işgal de bittikten sonra bugünkü duruma bakarsak aslında
Mogadişu’da açık savaş yok. Ama bombalama, adam kaçırma ve binlerce mülteci
turistik keyfinizi kaçırabilir. Aslında Mogadişu’ya yardım görevlisi olarak
gitmek en iyisi. Şu anda Türklerin orada büyük bir ünü var. Normal yardımlar
dışında Türkiye’nin havaalanı ve benzeri yerlerin yeniden yapılandırılması için
de pek çok girişimi bulunuyor.
Mogadişu’ya ulaşmak mümkün. Aslında bu da bir nebze Türkiye
sayesinde. Dinci yardım kuruluşlarının reklamları haricinde, çeşitli yabancı
siteler de Türkiye’nin oradaki önemi hakkında bilgi vermiş. Zaten giderseniz
THY’nin Hartum aktarmalı seferlerini tercih edin. Diğer türlü karayoluyla falan
gitmek isterseniz yanınıza bir grup yerli milis almak ve yolda durdurulup
çatışmaya maruz kalmak gibi durumlar yaşayabilirsiniz. Deniz yolunu ise hiç
tavsiye etmiyorum, oradaki korsanlar Jack Sparrow konseptinden biraz uzak.
Oraya vardığınızda ise zaten yerel halka yardım etmek
dışında yapılacak pek bir aktivite yok, zaten yol da çok yok. Bana inanmayıp
bakacağınız başka yolculuk sitelerinden de dev harflerle “Tek başınıza etrafta
dolaşmayın!” uyarılarını göreceksiniz. Hatta wikitravel’da zırhlı araç kullanın
diyor, benim de söyleyecek başka bir şeyim kalmıyor.
Evet, Mogadişu tam bir gidemediğim yer. Hayatta maddi
şeylerden çok daha fazla önem verdiğiniz insani şeyler varsa sizin gitmemeniz
için bir sebep yok. Ama doğrusu oraya alacağınız uçak biletinin parasıyla
eminim Somali için çok daha fazla şey yapabilirsiniz, biraz pahalı gerçekten.
Neyse, bu sefer de yazımızın sonuna geldik. Dünyanın
nispeten daha hoş bir bölgesinde buluşana kadar, iyi yolculuklar!

Kaynaklar:
Wikipedia
Wikitravel
http://www.dunyabulteni.net/?aType=haber&ArticleID=198069
http://www.aksiyon.com.tr/aksiyon/haber-32688-173-cadir-kentten-baskentlige-mogadisu.html