Çünkü dünya çok büyük!

Tristan da Cunha

Sizin arkadaşlarınız bu yaz nereye gitti? Dünyanın dört bir
yanından birbirinden güzel tatil fotoğrafları Facebook ve Instagram
sayfalarınızı yeterince doldurdu mu?
Şimdi arkadaşlarınızı kıskandırma sırası sizde. Az sonra
size anlatacağım yere gidebilirseniz, büyük ihtimalle Avrupa’ya hatta Tahiti ya
da Bali’ye giden arkadaşlarınızdan daha büyük sükse yapabilirsiniz. Ya da
yapamazsınız, zira nerede olduğunu anlatmanız bile zor olacak. Belki de geri
dönmezsiniz gerçi.
Dünya üzerinde yerleşim olan bölgelere en uzak olan izole vatan Tristan da Cunha’ya hoş geldiniz!
Aslında burası bir takımada ve yazıya başlarken ismiyle
bloguma büyük uyum sağlayacak Ulaşılmaz (Inaccessible) Ada’yı yazmayı
planlıyordum ama takdir edersiniz ki böyle bir adanın yazılacak pek özelliği
olmuyor.

Tristan da Cunha takımadaları, aynı ismi taşıyan merkez ada,
Ulaşılmaz Ada, üç küçük adacıktan oluşan Nightingale adaları ve Gough
Adası’ndan meydana geliyor. Yukarıda bahsettiğim gibi bir diğer yerleşim
merkezine en uzak yer burası, mesela en yakın yerleşim bölgesi olan St. Helena
yalnızca 2.000 kilometre uzakta. Orayı beğenmezseniz 2.400 kilometre uzakta
Güney Afrika kıtası var. Kısaca, kafa dinlemek için daha iyi bir yer
bulamazsınız.

Şimdi de bu adalardan kısaca bahsedip son olarak da merkeze
göz atalım.
Diğer kardeşleri gibi Birleşik Krallık’a bağlı olan Gough
Adası, Gonçalo Alvares tarafından keşfedilip kendisinin adıyla anılan bir
adayken, daha sonra İngiliz gemi kaptanı Charles Gough’un adayı “tekrar”
keşfetmesinden sonra onun adıyla bilinmeye başlandı.

Bir meteoroloji istasyonu
dışında kimsenin yaşamadığı 90 kilometrekarelik bu adada birbirinden güzel
kuşlar bulunuyor. Ama elbette insanın adım attığı her yer gibi burada da denge
sarsılmış; bir şekilde gemilerle adaya gelmiş olan fareler üreyip başta yerel
albatroslar olmak üzere tehlike altındaki bazı kuşların soyunun tükenmesine
sebep olacak kadar zarar yaratıyor. İngiltere halen bu farelerin yok edilmesine
uğraşıyor.

Nightingale adalarından olan Middle Adası ve Stoltenhoff
Adası, kuşların çoğalmaları için büyük öneme sahip, insan yerleşiminin olmadığı
iki ada. İkincisinin ismini kimden aldığını da az sonra öğreneceksiniz.

Nightingale Adası ise diğerlerine göre daha canlı. Yine
karaya çıkmanın zor olduğu bir ada olan Nightingale’in eski dönemlerde korsan
yuvası olduğu ve hatta adada gömülü altın hazineler olduğu söyleniyor. Elbette
henüz bulunmamış olan bu hazineyi keşfetmek için adaya gitmeyi düşünüyorsanız
Tristan da Cunha dışından gelen herkesin oradan bir rehberle dolaşmak zorunda
olduğunu unutmayın. Yerleşim ve turizm olmayan adaya anca
Tristan’dan kısa turlarla gidip doğal hayatı gözlemleme şansına
ulaşabilirsiniz. 2011’de ada yakınında karaya oturan bir gemiden sızan petrol
sonucu ada faunası zarar görmüş olsa da penguenler Tristan’a taşınıp
temizlenerek kurtarılmış.

Nightingale Adası Gemi Kazası 
1656’da keşfedilen Ulaşılmaz Ada ise elbette
ulaşılamamasıyla ünlü. Adayı keşfeden Hollandalılar da, daha sonra gelen
Fransızlar da adanın kıyılarını kaplayan kayalıklardan ileri geçmeyi
başaramamışlar. 1871’de gelen ve adını yukarıdaki bir başka adada görmüş
olduğunuz Stoltenhoff kardeşler adaya yerleşip orayı bir ticaret üssüne
çevirmeyi, geçen gemilere ikmal için malzeme satmayı planlamışlarsa da adanın
oradan gemi geçmediğini unutuvermişler. Kardeşler, iki sene sonra adadaki doğal
yaşamı incelemek için uğrayan Challenger gemisi ile kurtarılmışlar. Ama yine de
isimlerini yakındaki bir diğer adaya vermeyi başarmışlar.

Gelelim bölgenin
yıldızı Tristan de Cunha’ya…  Ufak tefek
ve uzak olmasına rağmen bu adanın oldukça ilginç özellikleri bulunuyor.
Kayalıklarla ve sarp tepelerle kaplı bu adanın en düz yerinde merkez olan Edinburgh
of the Seven Seas isimli başkent bulunuyor. 1867’de Kraliçe Viktorya’nın oğlu
Edinburgh Dükü’nün ziyaretiyle adını almış olan bu şehir, doğal olarak nüfusun neredeyse
tamamını barındırıyor.

En önde görünen binalar başkent Edinburgh of the Seven Seas
Tristan’ın demografisi de ilginç; tüm nüfusun 8 erkek 7
kadın, toplam 15 atadan geldiği düşünülüyor. 270 civarı sayıda olan Tristan
vatandaşları, topu topu 8 soyadı paylaşıyor (Merak edenler için; Glass, Green,
Hagan, Lavarello, Repetto, Rogers ve Swain). Elbette bu kadar az nüfusta uzak
da olsa akraba evliliği yaşanıyor ve bu yüzünden başta glokom ve astım olmak
üzere bazı genetik hastalıklar adada net olarak görülüyor ve pek çok
araştırmaya konu oluyor. Adaya renklilik katmak için buraya yerleşmeyi
düşünüyorsanız unutabilirsiniz, zira Tristan halkı yeni yerleşimcilere ve göçmenlere
izin vermiyor.

Adada öncelikli geçim kaynağı devlet daireleri ve ıstakoz fabrikası
olsa da çalışabilecek durumdaki her yetişkin aynı zamanda çiftçilik de yapıyor.
Adanın tarım yapılabilen toprakları komünal olarak paylaşılmış ve daha iyi
durumda olan ailelerin çok daha fazla kazanç elde etmesinin önüne geçmek için
çeşitli önlemler alınmış. Yani dünyanın diplerinde bir yerde mutlu bir komünal
yaşam prototipi yaşanıyor.

Gelelim asıl mevzuya… Tristan da Cunha’ya gidebilmek için
çok fazla opsiyonunuz yok. Adalardan herhangi birinde havaalanı bulunmuyor, yalnızca
gemilerle ulaşım sağlanıyor. Yılda 8-9 kere falan Güney Afrika’dan balıkçı
tekneleri geliyor, o da 6 gün gibi bir sürede. Belki yaz aylarında (Güney Yarımküre
olduğunu unutmayın) adaya uğrayan cruise gemisi bulabilirsiniz ama şansınıza
çok güvenmeyin derim. Dünyanın ucuna gitmek kolay mı sandınız?

Ortadaki Kraliçe Mary Tepesi ile Tristan da Cunha Adası
Tristan da Cunha benim yeni hedeflerimden birisi oldu. Gidip
okyanus manzarasına karşı kitabımı okumak, yerlilerin ördüğü kazağımı giyip
leziz kerevitlerden bolca yemek istiyorum. Siz istemez misiniz?

Bu arada, sizin de sanki her gün başka bir tatile çıkıyormuş hissi veren arkadaşlarınız
var mı? Hani böyle iş güç olmayan, her ay başka bir tatilin yapılabildiği
hayatlar yaşıyorlar gibi. Çok özeniyorum, öyle böyle değil.

Dünyanın daha ulaşılmaz bir yerinde görüşene kadar, ciao!

Kaynaklar:
Wikipedi
http://www.tristandacunha.org/
http://www.lonelyplanet.com/south-africa/travel-tips-and-articles/77791
http://oceandoctor.org/a-statistically-impossible-plea-for-help/
https://www.flickr.com/photos/chantal_steyn/sets/72157612980545317/?page=2
http://www.dailymail.co.uk/news/article-2305229/Wanted-Vicar-worlds-remote-parish—thousands-miles-London-262-residents.html
http://www.southafrica.to/transport/cruises/RMS-St-Helena/tristan-da-cunha/cruise-tristan-da-cunha.php

Önceki Yazı

La Isla de la Munecas

Next

Kiribati

  1. Her zamanki gibi harika 🙂 Daha sık güncelleyin lütfen.

  2. Çok teşekkür ederim.
    Seyahat şirketinde çalışmaya başladığımdan beri seyahat yazılarımın azalmış olması kaderin bir cilvesi olsa gerek 🙂

  3. Adsız

    Şu son yazdığın çok tatil yapanları biraz açar mısın?

  4. Senin gibi 3000 yıldır çalışıp tatillerini fazlasıyla hak etmiş olmayan birtakım insanlar.

  5. En son kaç sene önce burası için iş ilanı vardı noldu acaba 🙂

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Powered by WordPress & Theme by Anders Norén